Bugün gerçekleşen Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (Enflasyon Raporu) toplantısında enflasyon tahminleri dile getirildi.
TCMB Başkanı Fatih Karahan’ın açıkladığı enflasyon tahminlerinin orta noktası; 2024 yıl sonu için yüzde 36, 2025 yıl sonu için yüzde 14 ve 2026 için yüzde 9 oldu.
TCMB Başkanı Karahan, raporun sunumunun ardından basının soruları yanıtladı:
Karahan’a yöneltilen sorunara verdiği cevaplarda kredi kartlarında düzenleme yapılması gerektiğinin düşünüldüğünü, bu konuda birkaç fikrin olduğunu ve çalışmaları sürdüğünü dile getirdi.
“Çalışmalar belirli bir aşamaya geldiğinde kamuoyuyla paylaşılacak”
Karahan’ın kredi kartı ile ilgili verdiği bilgilere şöyle:
Aralık ayında kredi kartı harcamalarında yükselme oldu. Bunu not ettik, farkındayız. Bunun geçici olup olmadığı henüz çok net değil. Asgari ücretin artacağı bekleniyordu. Bu nedenle bazı harcamalar öne çekilmiş olabilir ama bundan bağımsız olarak kredi kartlarında düzenleme yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu konuda birkaç fikrimiz var, çalışmalarımız sürüyor. Belirli bir aşamaya geldiğinde kamuoyuyla paylaşacağız.
Soruları iki başkan yardımcısı ile birlikte yanıtladı
Karahan, Merkez Bankası İdare Merkezi’nde bu yılın ilk Enflasyon Raporu’nun tanıtımı amacıyla düzenlenen bilgilendirme toplantısında Başkan Yardımcıları Hatice Karahan ve Osman Cevdet Akçay ile birlikte basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
“İç talepte dengelenme devam ediyor”
Verilere bakıldığında, iç talepte dengelenmenin devam ettiğinin görüldüğünü aktaran Fatih Karahan, şöyle konuştu:
Önümüzdeki dönemde kritik olan, finansal koşulların politika faizinin mevcut seviyesini yansıtması. Bu yüzden likidite yönetimi oldukça önem kazanıyor. Bunu doğru yaptığımızda finansal koşullar, özellikle mevduat faizleri, politika faizlerinin seviyesini ve para politikası duruşumuzu sağlıklı şekilde yansıtacak ve dezenflasyona yardımcı olacaktır.
Beklentilerde kısmi iyileşme
Karahan, şu anda beklentilerde kısmi iyileşme olduğuna dikkati çekerek hizmet fiyatlarının belirlenmesinde kiraların önemli rol oynadığını söyledi. Burada henüz istedikleri düzelmeyi göremediklerinin altını çizen Karahan, şöyle konuştu:
Öncü veri olarak konut fiyatları önemli bir gösterge. Konut fiyatlarında kısmi de olsa toparlanma başladı, bunun kiraya yansıması çeşitli sebeplerden dolayı zaman alacak. Yılın ikinci yarısından itibaren hizmet fiyatlarındaki toparlanmanın da dezenflasyona güçlü şekilde destek vereceğini öngörüyoruz.
“Şu anda bizi endişelendirecek bir bozulma görmüyoruz”
Döviz rezervi hedefleri bulunmadığını bildiren Karahan, şu ifadeleri kullandı:
Piyasa şartları elverdiği sürece bir miktar daha rezerv biriktirmemiz gerekiyor. Kasım ve aralık aylarında ciddi şekilde yurt dışından giriş oldu. O dönem biz rezerv biriktirmiş olmasak kurda aşağı yönlü bir hareket muhtemeldi. Fakat dezenflasyon hedefini gözeterek bir taraftan rezerv biriktirmemiz gerektiği için bu yola başvurduk. Rezerv daha makul seviyelere gelene kadar bu şekilde devam edecek. Enflasyonun mayısta yüzde 73 ile zirve yapacağını, daha sonra yıl sonunda yüzde 36’ya ineceğini öngörüyoruz.
Asgari ücret artışı
Karahan, önlerindeki bir numaralı riskin, beklentilerinin bir miktar üzerinde gerçekleşen asgari ücret artışı olduğunu aktararak, bu gerçekleşmenin yine de beklenen aralığın içinde ancak üst puana yakın olduğunu belirtti. Bunun tek başına enflasyon patikasını rayından çıkaracak boyutta bir gelişme olmadığına işaret eden Karahan, sözlerini şöyle sürdürdü:
Ocak enflasyonu yüksek geldi ama kasımdaki tahminimizle tutarlı. Sadece hizmet-mal kompozisyonunda farklılık var. Şu anda tahmin ettiğimiz ama tam olarak ne kadar olacağını bilemediğimiz etki, asgari ücret artışının talep kaynaklı etkisi. Bunu geçmiş çalışma ve analizlerimizi kullanarak tahminlerimize yansıttık. Fakat enflasyonun yüksek olduğu dönemde bu bir miktar daha yüksek olabilir. Bunu yakından izleyeceğiz. Bunu değerlendirmemiz için şubat ve mart verilerini görmemiz gerekiyor. Bunları gördüğümüzde resim net şekilde ortaya çıkacaktır. O zaman enflasyon görünümü bozuldu mu, bozulmadı mı diye daha sağlıklı değerlendirme yapabiliriz ama hem ocak verilerine hem de diğer koşullara baktığımızda şu anda bizi endişelendirecek bir bozulma görmüyoruz. Para politikası duruşunu değiştirerek telafi edilemeyecek bir bozulma olduğunu değerlendirmiyoruz.
Kira artışları
Karahan, mal ve hizmet enflasyonuna yönelik soru üzerine ise şu bilgileri verdi:
Mal enflasyonu daha hızlı tepki veriyor. Hizmette katılık var. Bunun çeşitli sebepleri var. Bu sadece Türkiye’ye özgür bir durum da değil. Diğer ülkelerde yapılan sıkılaştırmalara baktığımızda hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde benzer bir durum gördük. Hizmet için iki kritik faktör var. Biri kira artışları. İnsanlar kendi kirası artınca, hizmet fiyatlarına yansıtmak istiyor. Dolayısıyla hizmet fiyatlarında ve kiralarda olacak normalleşme hem doğrudan hizmet enflasyonuna etki edecek hem de dolaylı yönden fiyatlama davranışlarını normalleştirerek hizmet enflasyonundaki katılığın kırılmasına yol açacak diye değerlendiriyoruz. Beklentiler olumlu yönde ilerliyor. Duruşumuzu koruduğumuz takdirde beklentilerdeki düşüşün, aylık enflasyonun da istediğimiz doğrultuda gelmesi halinde hızlanacağını değerlendiriyoruz.
“Faiz indirimini konuşmak için fazlasıyla erken”
Politika faizinin ne zaman düşeceğine yönelik soru üzerine de Karahan, şu bilgiyi verdi:
Dalgalı döviz kuru rejimi
Karahan, dalgalı döviz kuru rejimine bağlı kaldıklarını ve kur hareketlerinde oynaklığın azaldığını da sözlerine ekledi.
“Parasal sıkılık gözden geçirilecek”
TCMB Başkanı Fatih Karahan, enflasyon görünümünde belirgin bir bozulma öngörülmesi halinde, parasal sıkılığın gözden geçirileceğini belirterek, şöyle konuştu.
Bu süreçte; enflasyon beklentileri, fiyat belirme davranışları, kamu harcama ve vergi politikası, ücretler, özel tüketim, gibi unsurların enflasyon görünümünde tahminimizden belirgin bir sapmaya yol açacağının anlaşılması durumunda para politikası duruşu sıkılaştırılacak.
Konut piyasası
Karahan, yılın ilk enflasyon raporunun tanıtımı amacıyla Merkez Bankası İdare Merkezi’nde ekibiyle düzenlediği bilgilendirme toplantısında, hizmet enflasyonunun yavaşlamasında kiralar üzerindeki baskının azalması ve enflasyon beklentilerinin çıpalanmasının önemli rol oynayacağını söyledi.
“Büyük kentlerde konut fiyatlarındaki artış hızı, belirgin şekilde yavaşlamıştır”
piyasasına bakıldığında, 2022 sonrasında enflasyondan korunma davranışıyla artan gayrimenkul talebinin fiyatlarda yüksek oranda artışlara sebep olduğuna işaret eden Karahan, şu değerlendirmede bulundu:
Bu durum, kiralara da gecikmeli ve güçlü şekilde yansımaktadır. Sıkılaştırma sonrası dönemde ise büyük kentlerde konut fiyatlarındaki artış hızı, belirgin şekilde yavaşlamıştır. Parasal sıkılaştırmanın finansal koşullara ve beklentilere olan yansımasıyla konut fiyatı enflasyonu yıllık bazda düşüş göstermiştir. Konut fiyat artışındaki yavaşlamanın sürmesi, kira ve hizmet enflasyonu kanalıyla, 2024’te dezenflasyon sürecine katkı sağlayacak. Hizmet grubunda ataletin azalmasında beklentilerin çıpalanması da kritik olacak.
“Enflasyon beklentisi korundu”
Karahan, piyasa katılımcıları anketinde 12 ay sonrası enflasyon beklentisinin ekimden sonra 6 puan gerileyerek ocakta yüzde 39 olduğunu bildirdi. Tüketici enflasyonunun, 4. çeyrek boyunca tahmin aralığının orta noktasına yakın hareket ettiğini ve 2023 yılını yüzde 64,8 ile yıl sonu tahminiyle uyumlu tamamladığını dile getiren Karahan, “Ocakta, tahmin aralığının orta noktasına yakın seyir korunmuştur.” diye konuştu.
“Ücret ayarlamalarının talep üzerindeki yansımalarını takip edeceğiz”
Ücret, yönetilen/yönlendirilen fiyat ayarlamalarının ve geriye doğru endeksleme davranışının etkisiyle hizmet grubunda aylık enflasyon tahmininin belirgin biçimde yükseldiğini bildiren Karahan, şu ifadeleri kullandı:
Bu görünümde, asgari ücret artışının öngörülerimizin üzerinde gerçekleşmesinin de etkisi hissedilmiştir. Fiyatlama davranışlarının iyileşme göstermesi, aylık enflasyonun ana eğiliminde düşüşe yol açtı. Dışlama, istatistiksel ve model bazlı göstergelerimizin ortalaması, aylık enflasyonun ana eğiliminin, son çeyrek boyunca belirgin şekilde yavaşladığına işaret ediyor. Üç aylık ortalamalar, aralıkta yaklaşık yüzde 2,9’a geriledi, ocakta ise geçici etkilerle yüzde 3,9’a yükseldi. Ocaktaki yükseliş sonrasında, enflasyonun ana eğiliminin zayıflayacağını değerlendiriyoruz. Ana eğilim üzerinde riskler de söz konusudur. Ücret ayarlamalarının talep üzerindeki yansımalarını yakından takip edeceğiz.
Para politikası stratejisi
Karahan, para politikası stratejisi hakkında da bilgi vererek, politika faizini, parasal sıkılaştırma sürecinde yüzde 8,5’ten yüzde 45 seviyesine çıkardıklarını anımsattı.Bu süreçte, kademeli ve bütünsel bir yaklaşımla, parasal sıkılaştırmayı destekleyici uygulamaları da devreye aldıklarına dikkati çeken Karahan, sözlerini şöyle sürdürdü:
Bu kapsamda, bankacılık sistemindeki fazla likiditeyi miktarsal sıkılaştırmayla sterilize ediyoruz. Ayrıca, iç talepteki dengelenmeyi desteklemek amacıyla, seçici kredi sıkılaştırmasını uyguladık. Tüm bunların yanında, piyasa mekanizmasının işlevselliğini yeniden tesis etmek amacıyla, makro ihtiyati politika çerçevesini sadeleştirdik ve Türk lirası mevduat payının artırılmasını destekledik. Makro ihtiyati çerçeveyi, Kur Korumalı Mevduat’a (KKM) geçişi teşvik eden ve kredi kullandırımını sınırlayan menkul kıymet düzenlemelerini kaldırarak sadeleştirdik. Böylece, tahvil ve kredi piyasalarının işlevselliğinin artmasını, getiri eğrisinin normalleşmesini ve parasal aktarımın güçlenmesini sağladık. Diğer taraftan, KKM’nin azalmasına ve TL mevduatın payının artmasına yönelik uygulamalara devam edilmektedir.
“Türk Lirası depo alım ihalelerine başlandı”
Karahan, parasal aktarım mekanizmasının güçlendirilmesi amacıyla, 2023 temmuzdan itibaren zorunlu karşılık düzenlemeleriyle 1 trilyon liradan fazla likidite sterilize edildiğini, ayrıca, dönemsel olarak oluşan geçici likidite fazlasının sterilize edilmesi amacıyla, Türk Lirası depo alım ihalelerine başlandığını anlattı.
“KKM’den TL mevduata geçişin desteklenmesiyle parasal aktarımın güçlendirilmesi hedefleniyor”
Bu kapsamda, 2023 yıl sonu itibarıyla 290 milyar lira olan Türk lirası depo alım ihalesi bakiyesinin, ocakta 603 milyar liraya çıktıktan sonra, 5 Şubat itibarıyla 100 milyar liraya gerilediğine işaret eden Karahan, şu ifadeleri kullandı:
Önümüzdeki dönemde TL likiditesinin ikincil piyasa faizlerine etkileri yakından takip edilecek. TL likidite fazlasının zorunlu karşılıklarla sterilize edilmesi ve sonrasında zorunlu karşılık kaynaklı fonlama maliyetinde meydana gelen artış, TL mevduat faizlerinde aşağı yönlü baskı oluşturmuştur. Bu kapsamda, TL zorunlu karşılıklara, KKM’nin TL mevduata geçişine yönelik hedeflere bağlı olarak faiz uygulanmasına karar verildi. Alınan bu kararla, TL mevduatın payının artırılması ve KKM’den TL mevduata geçişin desteklenmesi ile parasal aktarımın güçlendirilmesi hedeflenmektedir. Politika faizinin ocak ayında ulaştığı seviye ve parasal aktarımı güçlendirmek için atmakta olduğumuz destekleyici adımlarla, dezenflasyonun tesisi için gerekli parasal sıkılık düzeyine ulaştığımızı değerlendiriyoruz.
“Politika faizinin mevcut seviyesi sürdürülecek”
Karahan, politika faizinin mevcut seviyesinin gerektiği müddetçe sürdürüleceğine dikkati çekerek, bu süreçte iki ana koşul gözetileceğini dile getirdi.Geniş kapsamlı enflasyon beklentisi göstergelerinin takip edileceğini söyleyen Karahan, sözlerini şöyle sürdürdü:
Enflasyon görünümünde belirgin bir bozulma öngörülmesi halinde, parasal sıkılık gözden geçirilecek. Bu süreçte; enflasyon beklentileri, fiyat belirme davranışları, kamu harcama ve vergi politikası, ücretler, özel tüketim, gibi unsurların enflasyon görünümünde tahminimizden belirgin bir sapmaya yol açacağının anlaşılması durumunda para politikası duruşu sıkılaştırılacak. Parasal sıkılaştırmamız finansal piyasalara hızlı ve güçlü şekilde yansımaktadır.
“Finansal koşulların sıkılaşması sağlandı”
Karahan, parasal sıkılaştırma sürecinde, kredi ve mevduat oranlarının da yükseldiğini, finansal koşulların sıkılaşmasının sağlandığını anlattı.
“Bireysel kredi büyümesi sıkılaştırma döneminde zayıfladı”
Ticari krediyle mevduat faiz oranları arasındaki geniş negatif farkın ortadan kalkarak normalleştiğine dikkati çeken Karahan, bu süreçte, kredi faizlerinin hızla yükselirken mevduat faizlerindeki artışın daha kademeli gerçekleştiğini belirtti.Ocakta, Türk lirası mevduat faizlerinde sınırlı bir gerileme gözlendiğini anlatan Karahan, şunları kaydetti:
Öte yandan, öncü veriler, son düzenlememizle birlikte TL mevduat faizlerinin yeniden artmaya başladığına işaret etmektedir. Bireysel kredilere bakıldığında, parasal sıkılaştırmanın etkileri belirgindir. Nitekim, 2023’ün ilk yarısında oldukça güçlü seyreden bireysel kredi büyümesi, takip eden sıkılaştırma döneminde zayıflamıştır. Diğer yandan, aralıkta bireysel kredi kartı bakiyesinde bir ivmelenme görülmüştür. Bunda, dönemsel kampanyaların ve beklenen ücret artışlarının tüketimi öne çekmesi etkili olmuştur. Tüketici kredilerinin, iç talepteki dengelenmeyi tesis edecek hızda normalleşmesini sağlamak, parasal aktarımımız için kritik önemde. Kredi büyümesinde oluşabilecek aşırılıklara izin vermeyeceğiz.
“Ticari kredilerde sıkılık düzeyinde dengeli bir ilerleyiş söz konusu”
Karahan, ticari kredilerde ise istedikleri sıkılık düzeyinde dengeli bir ilerleyişin söz konusu olduğunu dile getirdi. Reel sektöre sürdürülebilir oranlarda sağlıklı bir kredi akışı sağlanmaya devam ederken, özel bankaların da ticari kredi tarafında, toplam aktif büyüklükleriyle uyumlu olarak daha etkin rol oynadığını ifade eden Karahan, şu değerlendirmede bulundu:
Mevduat tarafında, parasal sıkılaştırmayla, ağustos sonundan itibaren TL vadeli mevduata güçlü bir geçiş gerçekleşti. Son 5 ayda TL mevduat 2,4 trilyon lira artmış, KKM 910 milyar lira azalmış, yabancı para mevduat 1,3 milyar dolar, parite ve fiyat etkisinden arındırılmış olarak ise 3,6 milyar dolar azalmış. Böylece, TL mevduat payı yüzde 30’lu seviyelerden yüzde 43’e yükselirken, KKM’nin payı yüzde 16’ya geriledi. Ocakta TL mevduat payındaki artışın yavaşladığını gözlemledik. Son yaptığımız düzenlemenin TL mevduat payının artışını destekleyeceğini öngörüyoruz.
“Likidite yönetimi oldukça önemli”
Karahan, parasal aktarımın tesis edilmesi için likidite yönetiminin oldukça önemli olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu:
Bunu iki şekilde yapıyoruz. Sistemik olanı yönetmek için bugüne kadar zorunlu karşılıkları kullandık. Zorunlu karşılıklar da 1 trilyon liralık bir seviyeye ulaştı. Banka bilançoları için oldukça yüksek bir seviye. Faizinde geldiği yüzde 45 seviyesini düşündüğümüzde bankaların bunu yönetmesi zorlaştı. Bankalar artan maliyetlerini yönetmek için çözümü mevduat faizlerini aşağı çekmekte buldular. Mevduat faizlerinin seviyesi oldukça kritik. Enflasyon, beklenti, tasarruf davranışı ve Türk lirasına talep açısından önemli.
“Veriler doğru yönde olduğumuzu gösteriyor”
Bunun için hızlı bir şekilde teşhis koyduklarını ve zorunlu karşılıklarda bir düzenleme yaptıklarını anımsatan Karahan, “Alınan 3 günlük veriler doğru yönde olduğumuzu gösteriyor. Zorunlu karşılıklarda bir düşüş planımız yok. Son yaptığımız düzenlemelerin etkilerini göreceğiz. Bunun oldukça faydalı olacağını düşünüyorum.” dedi.
“Likidite konusunda çok hassas olacağız”
Karahan, geçici oluşan likidite fazlasına da dikkati çekerek, bunu da depo ihaleleriyle yönettiklerini, depo ihalelerinin de başarılı gittiğini aktardı. Sistemde tek hedeflerinin olmadığının altını çizen Karahan, şu değerlendirmede bulundu:
Türk lirasına geçişi sağlamalıyız. KKM bakiyelerini yavaş da olsa azaltmalıyız. Bir taraftan da rezerv biriktirmemiz gerekiyor. Bunu yaparken de likiditeyi doğru yönetmeliyiz. Bu hedefler bazen birbiriyle uyumlu olurken bazen de çakışabiliyor. Likidite konusunda çok hassas olacağız. Önümüzdeki araçları verimli kullandığımızı düşünüyorum.
Enflasyon açıklaması
Karahan, enflasyonun yüzde 65 olduğu bir durumda, yüzde 5’ten bahsetmenin gerçekçi olmadığını ve bu nedenle ara hedef belirlediklerini anlattı. Enflasyonda sadece 2024’ü önceliklendirmediklerini belirten Karahan, şöyle devam etti:
Enflasyonu, 2024’te de istediğimiz seviyeye düşürerek 2025’teki dezenflasyonun da yolunu yapmak istiyoruz. Çünkü orada da yüzde 14’lük hedefimiz var. Bunu yapmak istiyorsak, bu hedefleri ciddiye alıyorsak yapmamız gereken şey parasal duruşumuzu ve sıkılığımızı korumak. Araç bağımsızlığını kullanarak hedefler için gereken adımları atacağız. Değerlendirmelerimiz sıkılaştırmanın çalıştığını gösteriyor. Finansal koşullar, cari açıkta iyileşme, talepte dengelenme, bunlar beklentilerimizle uyumlu gidiyor. Ocak ayına kadar aldığımız veriler, fiyatlama davranışlarının öngördüğümüzden daha hızlı ve daha güçlü sıkılaştırmaya cevap verdiğini gösteriyor. Bunları bir araya koyduğumuzda ek bir faiz artışı gerektiğini şu anda değerlendirmiyoruz. Fakat görünümün bozulması halinde kararlarımızı gözden geçiririz.
“Mevcut büyüme tamamen iç talepten kaynaklanıyor”
Karahan, mevcut büyümenin tamamen iç talepten kaynaklandığını, bunun da sürdürülebilir olmadığını gösterdiğini anlatarak, yatırımlardan ve dış ticaretten son dönemde büyümeye katkı alamadıklarını söyledi. Bunların “ex” edilmesi için öngörülebilirliğin artması gerektiğini vurgulayan Karahan, şunları kaydetti:
Bunun için de ve olmazsa olmaz koşul enflasyonun makul seviyede olması. Orta ve uzun vadede dezenflasyonun tesis edilmesi ve fiyat istikrarı, büyümeyi destekleyici yönde daha sağlıklı ve sürdürülebilir hale getirecektir. Kısa vadede sıkılaştırma talepte yavaşlamaya sebep oluyor. Bunun büyümeye etkileri elbette olacaktır. Bize verilen görev fiyat istikrarıdır. Bunun için gereken kararları almakta kararlıyız.
YTAK ve reeskont kredileri
KKM’nin rezerv üzerinde etkisi oldu
Karahan, programın ana hedefinin dezenflasyon olduğunu, bununla birlikte başka hedefleri de gözetmek durumunda olduklarını aktararak, şöyle devam etti:
Bunlardan bir tanesi KKM bakiyelerini sağlıklı bir şekilde azalarak Türk lirası mevduata dönüşmesi. Bir diğeri piyasa koşulları el verdiği sürece rezerv biriktirmek. Bu hedefler dönem dönem çakışabiliyor. Son dönemde rezervlerde düşüşler var. Bunlardan birisi KKM’den yabancı paraya dönüşlerin artması. Bunun iki sebebi var. Birisi ocakta vadesi gelen KKM bakiyesi, diğer aylara göre biraz yüksekti. İkincisi de yabancı paraya dönüş oranları da bir miktar arttı. Bunları birleştirdiğimizde rezerv üzerinde etkisi oldu.
“Enerji fiyatları öne çıkıyor”
Burada öne çıkan faktörün enerji fiyatları olacağını bildiren Karahan, şu ifadeleri kullandı:
Elektrik ve doğalgazda düzenleme yapılması bekleniyor. Bu çerçevede biz, patikamızı oluştururken OVP’yi kullandık. OVP, bu sene oldukça bağlayıcı bir program. Hükümetin her kanalında sahiplenilen bir program. Orada yapılan belli varsayımlar var. Biz, onların gerçekleşeceğini düşünüyoruz ve tahminlerimizi yaparken de bu fiyatlarda bir miktar güncelleme olacağını öngördük ve bunları tahminlerimize yansıttık.
Haber Kaynağı: Anadolu Ajansı (AA)