Deprem sonrası Türkiye’ye nefes aldıracak model: Şehirler Anadolu’ya yayılacak
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan öncülüğünde ortaya konulan “Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli” ile şehirlerin afetlere hazırlıklı ve dirençli hale getirilmesi hedefleniyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı koordinasyonunda ilerleyen çalışmalarla kentin çeperlerine (kırsal alan) inşa edilecek rezerv alanlarıyla, başta İstanbul olmak üzere büyükşehirlerin insan yükünün Anadolu’ya yayılması planlanıyor. Bu çalışma ile deprem motivasyonuyla inşa edilen binaların yanı sıra, yeni şehirlerle ekonomik kalkınmanın da sağlanması hedefleniyor.
“Acil riskli olan 300 bin konutla başlayacak”
Kentsel dönüşümün önemine dikkat çeken Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Şehirleri İnşa ve İhya Kurulu Üyesi ve Kentsel Tasarımcı Talha Kös, “Türkiye’nin yeni yüzyılında şehircilik en önemli konu başlıklarından biri olacak. Şehirlerimizin kalkınmasıyla ülkemiz kalkınmış olacak. Bugün geldiğimiz noktada Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımız bu süreci 3 aşamada ele alıyor. 1’incisi ve en önemlisi kentsel dönüşüm. 2’inci aşama kentsel seyretme. 3’üncü aşama ise yeni rezerv alanlarıyla birlikte yeni şehirlimizin kentsel taşımayla ele alınacak olması. Yani kentsel dönüşüm, kentsel seyretme ve kentsel taşımayla birlikte, rezerv alanlarımızdaki yeni şehirler. Yeni yapılacak düzenlemelerle, İstanbul’da çıkacak pilot yasayla kentsel dönüşüm keyfiyetten çıkacak. Yeni yasayla kentsel dönüşüm başta İstanbul’daki 6 milyon konut bunun içindeki riskli olan yaklaşık 2.5-3 milyon konut, fakat çok acil riskli olan 300 bin konutla başlayacak” dedi.
“1994 yılındaki İstanbul’u düşündüğümüzde isli pisli İstanbul’u hatırlıyoruz”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde şehirleşmede adeta devrim yapıldığının altını çizen Talha Kös, “Tüm bakanlıklarımız, tüm kritik kurumlarımız bu süreci köklü yasalarla, köklü değişiklerle ele alıyor. Bugüne kadar bu sürecin niye bu kadar ciddi manada ele alınmadığı noktasında serzenişler duyabiliyoruz. Durum tam olarak böyle değil. Bizde ilk düğme yanlış iliklenmiş. 1930 yılında çıkan imar yasasıyla birlikte, 2000 yılına kadar olan konut stoklarımızda ciddi riskler vardı. Türkiye’deki konutların yüzde 50’si deprem açısında riskli durumda. 1994 yılındaki İstanbul’u düşünün mesela. 1994 yılındaki İstanbul’u düşündüğümüzde isli pisli İstanbul’u hatırlıyoruz, çöp dağlarını, paslı borulardan akmayan suları, kötü kokulu Haliç’i, gecekonduları, insanların hava kirliğinden dolayı maskelerle dolaştığı İstanbul’u hatırlıyoruz. O dönemlerde kentsel dönüşüm ve kentsel gelişim gibi kavramları telaffuz etmek bile mümkün değildi. Çok daha acil ihtiyaçlar vardı. İlk başta KİPTAŞ kuruldu ve konuta yeni bir anlayış getirildi. Ardından İstanbul suya kavuşturuldu. Bunlar çok önemli, elzem, İstanbul sakinlerinin insani şartlarda yaşaması için önemli hamlelerdi. Çöp atık sistemi ele alındı. Sonrasında kıtaları birleştiren köprülerle, uzakları yakın eden binlerce kilometre otoyollarla, binlerce kilometre duble yollarla, tüm şehirlerimizin birbirleriyle olan bağlantısıyla, uluslararası hava alanlarımızla, üniversitelerimizle bugün bambaşka bir noktaya geldik. Artık bugün tüm şehirlerimizde çok daha geniş perspektifte ele alacak vizyonla, çözüme kavuşturulacak ciddi hamlelerle ciddi bir devrim yapılmasının zamanı gelmiştir. Devlet aklı ilk defa bu kadar geniş bir perspektifle meseleyi ele almış durumdadır” diye konuştu.
“Şehirler artık multidisipliner bir anlayışla şehirler alınıyor”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, 6 Şubat’tan sonra Ulusal Risk Kalkanı Modeliyle ele aldığı bu konunun, alanında uzman kişileri bir araya getirdiğini kaydeden Kös, “6 Şubat’tan sonra Cumhurbaşkanımız hepimizi bir araya getirdi. Geniş perspektifli 7 buçuk saatlik, bizzat kendisinin başkanlık yaptığı toplantı gerçekleştirdi. Bu toplantıda dikkat çekici olan en önemli unsurlardan biri şuydu; Cumhurbaşkanımız bu toplantıya tüm kurmaylarıyla birlikte katıldı. Enerji bakanımız, sağlık bakanımız, turizm bakanımız, milli eğitim bakanımız oradaydı. Tüm kritik kurumların temsilcileri oradaydı. Mesela enerji ile ilgili bir konuyu ele aldınız enerji bakanımız oradaydı. Sağlık yatırımlarıyla ilgili bir eleştiri yaptığımızda sağlık bakanımız oradaydı. Şehir dediğimiz konu, çok fazla parametreli bir organizma. Dolayısıyla pek çok parametre var. Şehirler artık multidisipliner bir anlayışla şehirler ele alınıyor” ifadelerini kullandı.
“İstanbul gerçekten artık bu yükü kaldıramayacak durumda”
Büyükşehirlerdeki nüfus ve yapı yoğunluğuna dikkat çeken Kös, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Özellikle büyükşehirlerimiz son derece yükünü almış durumda. Kentsel seyreltme dedik. Yaklaşık 20 milyonluk bir İstanbul var. İstanbul gerçekten artık bu yükü kaldıramayacak durumda. Dolayısıyla İstanbul’da kentsel seyreltme çok önemli.
Bakanlığımız bu noktada kentsel dönüşümü ağırlıklı kentin çeperlerinde bulunan rezerv alanlarında yapmayı düşünüyor. Kentsel dönüşüm sürecini alan bazında, adalar bazında ve rezerv alanlar bazında ele almazsak biz sadece binaları dönüştürmüş oluruz. Binayı dönüştürmekle şehirleri dönüştürmemiz pek mümkün değil. Bakanlığımız tüm Türkiye’deki şehirlerimizde rezerv alanlar belirliyor. Türkiye’de onlarca yıllık problemler olduğunu söyledik. Son 20 yıldır bu problemlere, sosyolojik ve teknik problemlerle ciddi manada neşter vurulduğunun he birlikte şahidiyiz. Mesela savunma alanında Türkiye büyük bir atak yaptı. Yeni Türkiye Yüzyılı’nda savunmadan sonra en önemli hamle şehircilik alanında olacaktır. Türkiye’de kurulacak yeni şehirlerle, mevcut şehirlerimizin yükü alınacak, sermaye Anadolu’ya yayılacak, büyükşehirdeki yapı yığılmasının önüne geçilecek. Sadece deprem motivasyonuyla yapılan şehirler değil, yeni şehirlerimizle birlikte ekonomik kalkınma noktasında da ülkemiz geleceğe emin adımlarla yürüyecektir. Yeni şehirlerin inşası ve ihyası aynı zamanda bir finans modeliyle ele alınacaktır. Yeni yapılacak limanlarla, üretilecek arsalarla birlikte kazanımlar ele edilecek bu da özellikle hak sahiplerimizin ve ilk defa ev sahibi olacakların belki yeni evli çiftlerin konut edinme noktasında bize bir finans altyapısı oluşturacak. Türkiye’nin bu noktada gücü ve kaynağı vardır”
“Şehirlerimizi bambaşka bir vizyonla taçlandırmamızın zamanı gelmiştir”
Yeni kurulacak şehirlerle Türkiye’nin dünya standartlarıyla mücadele eden vizyona kavuşacağına da dikkat çeken Kentsel Tasarımcı Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Şehirleri İnşa ve İhya Kurulu Üyesi Talha Kös, “Türkiye’de son 20 yılda yapılan yatırımlardan sonra artık şehirlerimizi bambaşka bir vizyonla taçlandırmamızın zamanı gelmiştir. Bundan sonraki süreçte uluslararası hava alanlarımız, uzakları yakın eden otoyollarımız, kıtalarımızı birleştiren köprülerimiz tüm bu yatırımlar daha anlamlı gelecek” şeklinde konuştu.
Kırsal dönüşüm çalışmaları da yürütülüyor
Kentsel dönüşümün yanı sıra kırsal dönüşümün de yapılacağını kaydeden Talha Kös, “Bizim kentsel dönüşümden ziyade, Bakanlığımızın kırsal dönüşüm noktasında da ciddi çalışmaları var. Türkiye bir tarım ülkesi. Gıda krizi kapıya dayanmış durumda. İklim değişikliği ile ilgili de tüm dünyada sıkıntılar var. Dolayısıyla 2040 yılında tüm dünyada, dünya nüfusunun yüzde 80’i şehirlere yığılma tehlikesiyle karşı karşıya. Bundan sonra ortaya konulacak şehircilik modelimizde bu noktada da ciddi önlemler yer almaktadır. Yapılacak yeni şehirlerde kırsal dönüşümle ilgili yeni tarım kentlerinin oluşması da Türkiye’nin tarım alanında önünü açacak fevkalade çalışma olacaktır” ifadelerini kullandı.